Tasarım Odaklı Düşünerek Tütü Diktiniz mi?
Tasarım odaklı düşünme ile hayata tepki değil, güçlü sorularla birlikte cevap verebileceğimizi, hem eğitimlerimde hem de sosyal medyadan paylaşıyorum bildiğiniz gibi. Hem de her konuda…
Malum mezuniyet törenlerinin bir bir gerçekleşmeye başladığı bir döneme giriyoruz. Benim Su Perim de ortaokuldan mezun oluyor. Moda sektörü sağ olsun bu yaştaki gençlerimizle bu sene pek ilgilenmemiş belki de Samsun’u mahrum bırakmışlar. Ben de kendi adıma günah çıkarayım; yoğunluğum nedeniyle çok erken davranamadım. Ancak bu şartlar tam olsa dahi, hepsini etkisiz hale getirecek bir faktör vardı; ne istediği fazlasıyla bilen ve tüm piyasa pompalamasına karşın yaşına uygun davranış sergileyen bir genç…
Tabii önce hiç bir giysi bulamadık. Bir annenin rüyası kızına uçuş uçuş şeyler giydirmek olduğu ve zaten elimizde hiç bir şey olmadığı için Lara tütü gibi bir etek ve tabii üzerine kendi tarzı olan bir tişört giymeyi kabul etti. Gittik kumaş aldık. Eteği ben dikecektim ancak işlerim yoğunlaşınca vakit kazanalım diye diktirmeye karar verdim. Dört terzi gezdim, birini aradım telefona bakmadı. Tüm malzemeyi almıştım ve nasıl dikeceklerini basamak basamak anlattım. İşlem basit ve süre kısa idi. El emeğine saygım sonsuz-ki bilirim göz nurunun kıymetini- bir saatte bitecek bir iş için atomu parçalıyor muamelesi gördüm.
Merak etmeyin, yavaş yavaş ilk paragrafım ile diğer konuları birbirine bağlayacağım.
Günlük yaşam hayata güçlü sorularıyla birlikte cevap verenlerle değil, tepki verenlerle ve tasarım odaklı düşünemeyenlerle dolu.
Gezdiğim terzilerden elim boş çıkarken hep bunun için söylendim. Bir lastiğin çevresine biraz tül dikmek için bir ay sonrasına gün verenler, başka terzilere yönlendirenler, makinesinin bunun için uygun olmadığını söyleyenler veya kendini dünyanın en bulunmaz tasarımcısı olarak görenler…
Malum ortalık (sözlükte dahi “tasarım”ın anlamına bakmamış) tasarımcıdan geçilmiyor. Tıpkı Cem Yılmaz’ın gösterisinde bahsettiği gibi; sanki tek başına Boeing havalandırıyor her gün. Tüm insanlığa faydası dokunacak buluşlar yapan bilim insanında bu afra tafra, bu cüretkarlık, bu olmuşluk yok…
Bu terzi gezme ve anlatma aşamasında kaybettiğim vakitte bir kaç etek dikerdim sanırım.
Tepki mi vermeli yoksa önce güçlü sorular sorup sonra cevaplar mı vermeliydi? Tabii benim örneğim günlük koşturmacadan ibaret, tatlı telaş. Tasarım odaklı düşünebildiğimiz, içine biraz da koçluk becerileri kattığımızda her türlü durumda sonuç bizi memnun edecektir.
Tasarım aynı zamanda bir problem çözme yöntemidir. Tasarım odaklı düşünme; tasarımın tüm aşamalarını karşılaştığımız her probleme veya yaptığımız iş her ne ise ona uyarlamaktır.
Elimizdeki veriler, imkanlar ve varılacak hedeflere baktım. Hedef; belli bir formda ortaya bir ürün çıkarmak. Eldekiler; yirmi yıllık bir dikiş makinesi, biraz dikiş biraz geometri bilgisi, biraz üç boyutlu düşünme yeteneği, bir dikiş kutusu, yeterince zaman, biraz kavramlar arası bağlantı kurabilme ve tabii kumaşlar. Ne yapmalıydım?; elimdeki somut kaynakları en verimli ve zayiatsız şekilde kullanmalıydım. Önce elimdeki kumaşın ölçüsünde bir taslak çizdim bir kağıda zira kumaşı alırken ölçülü değil göz kararı almıştım. Burada geometri bilgimi kullandım ki öyle formüllü filan değil. Kumaşı en randımanlı şekilde kullanabileceğim şekilde bu çizime göre kestim. Önce astar, sonra tül, büzgüler, biraz matematik, biraz kavramları bağlama, biraz dikiş ipi, biraz zaman. Böylece, her gün bu işi yapan birinin çok çok daha kısa sürede bitireceği bu işi yaklaşık üç saatte bitirmiş oldum.
Hayata tepki değil, güçlü sorularımla cevap verdim, tasarım odaklı düşündüm. Elimdeki imkanlarımla; en ekonomik (hem zaman hem kaynak), en sağlam, en estetik açıdan probleme çözüm odaklı yaklaşmış oldum. Gezdiğim terziler de böyle yaklaşmış olsaydılar onlar için ne değişirdi?
Gündelik yaşamda yer alan bu basit örneği tüm hayatınıza taşımaya var mısınız?